1 Nisan 2014 Salı
SAKA KUŞU
Saka kuşu ispinozgillere ait bir kuştur. Kafeslerde de sıklıkla beslenen bu kuş türü, özellikle ötüşüyle ilgi çekmektedir. Görünüm itibariyle serçeyi andıran saka kuşu, tüylerinin deseni ve renkleriyle de ayrıca ilgi görmektedir. Farklı formları da bulunan saka kuşunun yaşam alanı Avrupa, Türkiye, İran, Orta Asya'nın batısı, Fas, Cezayir, İngiltere'nin güneyi, Rusya'nın Karadeniz'e bakan taraflarıdır. Bu bölgeler mevsimsel olarak değişmektedir.
Saka kuşu ortalama 13 santimetre boylarında bir kuş türüdür. Adının kökeni son derece ilginçtir. Hem ötüşü hem de renkleri nedeniyle çok uzun yıllar önce dahi kafeslerde beslenen saka kuşunun doğal bir özelliğinden dolayı bu ad ona verilmiştir. Saka kuşu doğal ortamda hem yuva yapmak için hem de beslenmek için küçük dalları iki ayağı ile kıstırarak kendisine çekebilmektedir. Bu olayı gören kişiler bu keşiften sonra olayı bir seyir haline getirmişlerdir. Bundan sonra kafese konulan saka kuşlarının da kafeste bulunan su kabından su içmek için tıpkı doğada olduğu gibi, dışarıda bulunan su kabını kendisine doğru çekmektedir. Bu özelliği nedeniyle su satıcısı anlamına gelen saka ismi bu kuşa verilmiştir. Saka kuşunun renklerine bakıldığında ana renkler göze çarpmaktadır. Gözünün arkasında bulunan kırmızılık, boynundaki esmer bant deseni, kanatların altında gövdeye uzanan sarı geniş bant, kahverengi sırt ve beyazımsı kuyruk sokumu saka kuşuna farklı ve güzel bir hava katmaktadır.
KELAYNAK KUŞU
Kelaynak, genellikle kayalık ve yarı çöl olan kuraklık bölgelerde yaşamlarını sürdürmektedirler. Diğer bazı kuş türlerine göre biraz daha iri yapılılar ve suda, çamurda rahatlıkla yürüyebilirler. Gagaları ince ve uzundur, kanatları ise 120- 130 cm çapındadır. Adlarının kelaynak olması başlarının üzerinde tüy bulunmasından kaynaklanmaktadır. Renkleri ise, siyahımsıdır, ancak güneşin vermiş olduğu parlaklıkta mavi, kavuniçi ve parlak yeşile kayabilmeketedir.
Genelde bu kuşlar, akrep, çekirge, danaburnu, yılan, karınca ve örümcek gibi hayvanlarla beslenirler ve ot yemezler. Yuvalarını yüksek yerlere yapmayı tercih ederler ve kendileri yırtıcı hayvanlardan korurlar.
Kelaynak kuşları, uygulanılan zirai ilaçlardan oldukça fazla etkilendiklerinden, pek çok avcı tarafından uygun olmayan dönemlerde avlanmalarından ve göç ettikleri süreçlerde olumsuz hava koşullarından dolayı sayılarında günden, güne azalmalar görülmektedir. Göç olayının ardından geri dönüş yapmayan kelaynak kuşları için orman ve köy işleri bakanlığı tarafından, Bilecik'te kelaynakların üremesini sağlamak ve neslinin kaybolmasının önüne geçmek için muhtelif istasyon kurulmuştur. Kurulan bu istasyonda ilk önce iki ergin ve dokuz minik yavru kuş, zararı olamayan ağlar ile yakalanılır uygun kafeslere alınır. 1977 yılında üretime başlanılır ve sadece yağsız kırmızı et, haşlanmış yumurta, rende yapılmış havuç ve çeşitli yem karmaları ile beslenmesi sağlanır. 1999 yılına gelindiğinde 52 adet olan kelaynak kuşu üreme yapmaları için serbest bırakılır. Üreme sonrasında 23 adet yavru elde edinmiş ve sayıları toplam olarak 75'e kadar ulaşmıştır. Bu kelaynaklardan bir kısmı çeşitli hayvanat bahçelerine gönderilip koruma altına alınmıştır ve bir kısmı da doğaya salınmıştır. Kelaynak kuşlarının kutsal sayıldığı çeşitli ilçelerde özellikle de Bilecik ve çevresi bu kuşlar için hala festivaller düzenler ve kuşların neslinin tükenmemesi için halk elinden gelen çabayı gösterir.
DEVE KUŞU
Deve kuşu, uçamayan bir kuş türüdür. Struthio türünün tek üyesi olarak hayatta kalmıştır. Kuşlar arasında en hızlı koşan ve en büyük yumurta sahip olan türlerdir. Boyu 2-2,5 metre olan kuşun ağırlığı ise 130-150 kg arasındadır. Bilinen altı türü bulunmaktadır. Arap deve kuşu denilen Suriye ve Arap çöllerinde yaşamış olan türü artık soyu tükenmiş canlılar arasındadır. En çok bilinen türü Tanzanya ve Kenya'da yaşayan Masai deve kuşudur. Diğerlerinden daha kısa boylu olan Emu deve kuşunun dişisi erkekten daha boyludur. Tepeli deve kuşu ise en tehlikeli türler arasındadır. Ayaklarında üç parmak bulunan türün en içteki parmağı hançer şeklindedir. Attığı tekmelerle tehlikeli olan bu tür, yerden 1,80 metre yukarıya zıplayabilir ve suda çok güzel yüzebilir.
Başları gövdesine göre küçüktür. Başlarının üzerinde tüysüz bir alan ve yanında bonesi bulunur. Başında mavi kırmızı karışımında dik ve sert tüyleri vardır. Kafatası süngerimsi ve hassa bir yapıdadır. Kafaya aldığı darbelerle ölebilir. Yetişkin olanların beyni 30-40 gram kadardır. Gözleri 5 cm çapında olup, kafanın üçte birini kaplar. Boynu esnek olan kuşun, darbelere karşı en hassas yeri olarak bilinir. Boyundaki deri kendini çok çabuk yeniler. Bu bölgedeki tüyler sert ve diktir. Bu kuşların göğüs kemiği bulunmamaktadır. Kemikler diğer kuşlardaki gibi havayla dolu değildir. Kanatları çok küçüktür. Sadece denge sağlamakta, yumurtaları korumakta ve çiftleşme döneminde kur yapma amacıyla kullanılır. Kuşun oldukça kuvvetli ayak yapısı vardır. Ayakları yerden 50-60 cm yüksekten topukların üstünden başlar. Sadece ileriye doğru hareket edebilir. Yanlara ve geriye tekme atamazlar. Ayakları pullarla kaplı olup, rengi gri kahve renklidir. Ayak ağırlıkları 18-20 kg arasındadır. Bacaklarıyla 200-250 kg ağırlık taşıyabilirler. Eti için avlanan kuşların kırmızı, yağsız ve yumuşak bir eti vardır. İçeriğinde protein, magnezyum, fosfat ve potasyum bulunur. Vücutlarının % 30 u etten oluşur. Bir yaşındaki bir kuş 100 kg ağırlığında olur.
ANGUT KUŞU
evcilleştirilebilir bir yabani kuş türüdür. Dünyanın farklı noktalarında görülebiliyor olsa da yoğun olarak yaşadıkları alanlar Avrupa'nın Güneydoğusundan, Çin'e kadar olan bölgedir. Kışları daha ılıman bir iklim söz konusu olduğundan Güney Asya'ya göç ederler. Boyları 70 cm civarında olan Angut kuşlarının doğal yaşam ortamları sazlıklardır, ancak kafeslerde de rahatça beslenebilen nadir ördek türlerinden biridir. Erkek olanların boyun kısımlarında siyah bir halka varken dişi olanların göz çevresi ve boyun bölgeleri beyazdır. Tohum, mısır ve yeşilliklerle beslenen bu kuş türü karakteristik özelliklerinden dolayı çeşitli inanışlarda ve argoda kendisine yer edinmiştir.
Angut kuşlarının en bilinen özelliklerinden biri sadakatleridir. Çoğu kuş türü üreme konusunda kur döneminin ardından farklı kuşlarla çiftleşirken Angut kuşu tek bir eşle çiftleşir ve ölene kadar farklı bir kuşla birlikte olmaz.. Eşi öldükten sonra da farklı bir çiftleşme yaşamayan bu kuş türünün yas tuttuğuna inanılır. Slav mitolojisinde kutsal olarak kabul edilen, dünyada bir çok inanışta aşk ve evlilikle bağdaştırılan Angut kuşu Türkiye'de çok farklı bir alanda; argo dilinde kendisine yer edinmiştir. Rüzgarı arkasına alarak yere konduğu için iniş esnasında sendeleyen bu kuş türünün ismi argoda "saf, aptal, kaba" gibi anlamlara gelen "angut" kelimesiyle anılmaktadır.
Doğal ortamlarında tavşan ve benzeri hayvanların toprakta kazmış oldukları oyuklara yumurtlayan dişi Angut kuşları eğer evcil olarak beslenecekler ise yumurtlaya bilmeleri için bulundukları alandaki toprağa tıpkı doğal ortamlarında olduğu gibi çukurlar kazılmalıdır. Mart aylarında çiftleşen bu kuş türü 28 günlük bir kuluçka dönemine sahiptir ve 8 ile 16 arasında yumurta yumurtlar. Perde ayaklı canlılar grubundan olan Angut kuşunun ortalama 8 - 10 yıl arasında değişen ömürleri vardır.
ALBATROS KUŞU
Albatros kuşu dünya üzerindeki en geniş kanatlı kuş olarak bilinmektedir. Geniş kanatları ve sahip olduğu özel kemik sistemi sayesinde saatlerce gökyüzünde uçabilmektedir. Albatros kuşunun kanat açıklığı 3,5 metreye ulaşabilmektedir. Albatros kuşunun fiziksel anlamda bilinen en belirgin özelliği kanatları ve bu kanatlardaki kemik sistemidir. Albatros kuşu kanatlarında bulunan kemiklerindeki özel bir kitlenme mekanizması sayesinde saatlerce havada durup yere inmeden kilometrelerce rüzgarla birlikte uçabilmektedir. Bu iki özellik albatros kuşunun en dikkat çeken özellikleridir.
Albatros kuşu yaşamının hemen hemen %90' ını denizlerde geçirmektedir. Yalnızca üreme dönemlerinde karalara inmek zorunda kalmaktadırlar. Albatros kuşunun genel olarak Antartika buzullarından başlayıp 60. enleme kadar olan alan içerisinde yaşadığı bilinmektedir. Ancak bazı zamanlarda özellikle de üreme dönemlerinde Ekvatora yakın karalarda görülmeleri muhtemeldir. Hatta 1938 yılında ABD'de meydana gelen bir kasırga sonrasında New York kıyılarında dahi bu kuşlara rastlanmıştır. Bu durumdan yola çıkan uzmanlar, albatros kuşunun Kuzey Pasifik' te yaşan türlerinin olabileceğini tespit etmişlerdir.
ARDIÇ KUŞU
Ardıç kuşu; bünyeleri gereği kutuplar hariç dünyanın her bölgesinde yaşamaktadırlar. Genellikle 20-26 çapında uzunlukları olmakta ve göçücü kuşlar arasında yer almaktadırlar. Gagaları ise oldukça uzundur ve yandan basık olup, ön uç kısımları hafif olarak kertiklidir.
Diğer pek çok kuş türlerine bakarak Ardıçlar en fazla 20-25 sene kadar yaşayabilmektedirler. Ardıç kuşları arasında en meşhur olanlar ve adlarından sıklıkla bahsettirenler, kolyeli, gök, ökse ve gerçek Ardıç olarak sıralanabilinir.
Ardıçlar, karatavuk ailesinden olup, tombul vücut hatlarına sahip ve müthiş ötücü kuşlardır. Bacakları ve gagaları oldukça uzundur. Yenidünya ve eski dünya kıtalarda yaşarlar.
Ardıç kuşunun görünmesi ile baharın müjdesi gelmiş olur. Sonbahar mevsiminde genelde Güneye doğru göç yaparlar. İlkbahar da ise Kuzeye giderler. Saatte 48 km kadar koşabilen bu kuşlar yırtıcı hayvanlardan çabucak kaçabilirler.
KETEN KUŞU
Dişinin tüyleri kahverengi zemin üstüne koyu kahverengi çizgili, erkeğin sırtı kızıl kahverengi, üreme mevsiminde tepesi ve göğsü parlak kızıldır. Uzun kuyrukludurlar. 13 cm uzunluğunda olan ve çalılık bölgelerde yaşayan bu kuşlar kışın diğer kuş türleriyle karışık sürüler oluşturarak yem ararken, açık arazide de görülür. Çalılıklara yaptıkları yuvalarına 4-7 yumurta bırakırlar. Dağılımı ve ötüşü
Erkeğin tatlı bir ötüşü vardır. Tohumla beslenen keten kuşu Türkiye'nin her bölgesinde yaz kış görülür.
ARI KUŞU
Arı kuşu, arılar ve böceklerle beslenen göçmen bir kuştur. Yalı kuşlarının renkli bir akrabası olan kuşların 24 adet türü vardır. Doğu yarımkürede ılıman ve tropik alanlarda yaşarlar. Hem açıklı alanlarda, hem de ormanlarda yaygın olarak görülür. Zayıf olan ayakları kısa yapılıdır. Ayaklarının ön parmakları yapışıktır. Aşağıya doğru kıvrık olan gagası, uzun ve sivridir. Afrika'da yaşayan bir türünün kuyruğu çatallı, diğer bir türünün ise küttür. Kalan türlerinin kuyruklarındaki orta iki telek oldukça uzundur. Kuşların ana rengi yeşildir. Gözlerin üzerinde siyah çizgi, baş ve arka kısmında sarı, mavi veya kırmızı benekler vardır. Bazı yörelerde renkli olanlar gök kuşağı kuşu olarak anılır. Bazı türleri geceleri uçmaktan hoşlanır. Yükseklerde uçar ve aşağılara dalış yapar. Birbirleriyle karşılıklı ötüşürler. Çok ötmelerine rağmen, ahenkli bir ötüşleri yoktur. Kısa dem çekip, ıslık çalarak cıvıldaşırlar. Aralarda boğuk ve karga sesine benzer ses çıkarır.
Birçok böcekle beslenebilen kuş, daha çok bal arılarını ve yaban arılarını avlar. Arıcıların pek sevmediği bir kuştur. Çekirge istilalarında oldukça faydalıdır. Böcekleri havada uçarken yakalarlar. Bu esnada ya uçuyor olurlar ya da kısa bir uçuş yaparak avlanırlar. Her gün 225 arı büyüklüğünde böcek veya arı yemek ister.
KEKLİK
Gaga ve ayakları kırmızı olan, eti lezzetli bir kuştur. Ortalama ömrü 15-20 yıl kadardır. Göçmen olmayan kuşlar ömürlerini aynı yerde geçirirler. Ötüşleri oldukça beğenilen kuşlardır. Boyları 26-35 cm arasındadır. Sırt bölgeleri toprak rengindedir. Ovalarda yetişen kuşların göğsünde at nalı şeklinde kahve bir leke bulunur. Sırt bölgesi sarımsı kahve, yanaklar ve gerdan ise pas rengidir. Kanat rengi beyaz ve boyuna doğru kesik çizgilerden oluşur. Gövdesi ağır olduğundan bayır aşağıya hızla uçarak süzülürler. Beslenmeleri kurtçuklarla ve bitki taneleri ile olur. Ürkütülmedikleri durumda tavuklar gibi eşelenerek beslenirler. Tehlikeli hallerde kanatlarını sertçe çırparak hızlı bir şekilde uçarlar. Etleri lezzetli olduğundan avcıların sürek avlarında aradıkları bir kuştur. Usulsüz avlanma teknikleri kuşların ırkları için tehlike oluşturmaktadır. Avcıların dışında çakal, tilki ve yırtıcı kuşların avları arasında yer alır. Sürüler halinde yaşayan kuşları, aralarında en yaşlı olan yönetir.
TAVUS KUŞU
Tavus kuşu Antik Yunanistan'da bir tanrıça simgesi olarak ifade edilmektedir. Antik Yunan tanrıçalarından olan Hera tavus kuşu ile simgelenmektedir. Özellikle tavus kuşunun kuyruğunda yer alan göz görünümündeki desenler bu simgenin bir hikayesini yansıtmaktadır. Hikayeye göre tanrıçaya hizmet eden çok gözlü dev Argos Hermes tarafından öldürülünce, tanrıçanın ölen devin gözlerini alarak tavus kuşunun kuyruğuna serptiği söylenmektedir.
Tavus kuşu Yezidilikte de kendisine yer bulmuş olmaktadır. Rivayete göre Tanrı Azda tarafından yaratılan tavus kuşu kendisine evreni ve insanları yaratma görevi verilmiş bir melek olarak simgelenmektedir. Tavus kuşu İslamiyet'e göre ise mutluluk, bolluk ve refah gibi güzel kavramlarla eşleştirilmiştir.
KIRLANGIÇ
Kırlangıç, çok soğuk havalar dışında dünyanın her yerinde yaşamaları mümkün olan kuşlar dandır. 10-23 cm civarlarında boyları olup, geniş ve sivri kanatlı, oldukça çatalkuyruklu ve ötücü kuşlardır. Göçmen kuş türlerinden bir kısmını da kırlangıçlar oluşturmaktadır. Yuvalarını çamurdan yaparlar ve yaklaşık 100 türü bulunmaktadır. Kırlangıç türlerinden en çok bilinenleri; kaya kırlangıç, yar kırlangıç, ağaç kırlangıç, tencere kırlangıç ve kır kırlangıç olarak sıralanabilir.
Kırlangıç türlerinden, 100 tanesinin yalnız 79 çeşidi bilinmekte ve geri kalanını bilinememektedir. Kırlangıçlar genelde sinek avlayarak beslenen kuş türlerindendir. Pek çoğunun karnı beyaz, kuyruk, baş ve kanatları oldukça siyah, gerdan ve alnı ise kahverengi olup parlak tüylüdür.
Kırlangıçların alçaktan uçmaları havaların bozulacağı anlamına gelir. Soğuk olan havalarda Afrika’ya göçmeyi tercih ederler. Yalnız, yaşamlarını hep orda geçirmeyi düşünmezler ve ilkbaharda geri dönüş yaparlar. Göç esnasında kırlangıçların pek çoğu kötü hava koşullarından dolayı yaşamlarına ölüm ile son vermek durumunda kalırlar.
AĞAÇKAKAN
Ağaçkakan, ağaç kabuklarını gagasıyla delerek kabukların altındaki böcek ve tırtılları avlayan bir kuş türü olmaktadır. Gagası son derece sivri ve ayakları dört parmaklı olan ağaçkakanlar keskin tırnakları sayesinde ağaçlara çok iyi tutuna bilmektedirler. Ağaçkakanlar ağaçların kabuklarını oyarken kuyruklarından destek alarak dengelerini sağlamaktadırlar. Ağaç üzerinde kısa ve ani sıçramalarla kolayca hareket edebilirler. Ağaçkakanlar son derece ürkek kuşlar olduklarından çok çabuk kaça bilmektedirler. Genellikle ormanların tenha yerleri ve parkları tercih ederler. Yuvalarını da oydukları ağaç kovuklarına yaparlar.
Ağaçkakanlar sadece böcek ve tırtıllarla değil aynı zamanda ceviz, badem gibi sert kabuklu ve iri taneli yemişleri de yemektedirler. Bu yemişleri ağaçların çatlaklarına sıkıştırıp sonra da içlerini yiyerek kabukları o çatlaklarda bırakmaktadırlar.
ÇALI KUŞU
Çalı kuşu, çalı kuşugiller familyasından olan Latincede Regulus Regulus olarak adlandırılan ufak boyda ötücü bir kuş türüdür. Koyu şeritli kahverengi renkte üst tüyleri yeşil renkte olan, alt kısmı beyaz ve yan kanat kısımları yeşilimsi olan bu kuş türü, 10-12 cm boylarında küçük bir kuş olmasına rağmen gösterişli sevimli bir hayvandır.
Yoğun olarak Asya, Avrupa, Kuzeybatı Afrika, Newfoundlan, Kaliforniya, Alaska ve Georgia'nın dağlık kesimlerinde yaşamaktadırlar. Kendine mesken edindiği yerler, çalılık, orman ve bahçelerdir. Beslenme şekli içinse toprağı kazarak böcek ve kurtçukları yemektedir. O küçücük boyundan çıkan hoş çit çit diyerek kesin ötüşü yıl boyunca yaşadığı bölgelerden yankılanmaktadır. Kendi yaşayabileceği kadar küçük oyuklar halinde kazdığı yuvalarını ağaçlara, çitlere ve kıyılardaki oyuklara taşımaktadır.
MARTI
Martı herkesin bildiği deniz kuşları olarak anılır. Martıgiller familyasından olan, denizi olan tüm dünya topraklarında yaşayabilen özelliklere sahip bir kuştur. Çöllerde ve kutuplarda rastlanmazlar. Yaklaşık olarak 35 cm boyunda, sivri ve uzun kanatları olan, yüzme ve uçma yeteneği gelişmiş, perde ayaklı bir kuş türüdür. Oldukça fazla türleri bulunmaktadır. Gümüşsel martı, cüce martı, güler martı ve kara martı en fazla rastlanan türleridir. Genellikle toplu halde deniz kıyısı olan yerlerde yaşarlar. Kafa bölgesindeki tüyler kışın beyazlaşırken, yazın daha koyulaşır. Tüylerinin rengi beyaz, siyah ya da kül rengindedir. Kanatlarının büyüklüğü iyi uçmasına yardımcı olur. Suyun içine dalma özellikleri olmadığından, en kötü koşullarda bile denizin üzerinde yüzerek, dinlenirler. Gaga yapıları orta bölüme kadar düz inerken, uç kısma doğru kanca şeklini alır. Kuyrukları genellikle çatallı, ayakların ön parmakları perdeli, arka parmakları ise perdesizdir. Denizin yüzeyinden ve kıyılarından beslenirler. Oldukça iştahlıdırlar. Yedikleri böcekler, leşler, yumuşakçalar ve çöplükteki artık yiyeceklerdir. Yedikleri arasında plastik olursa, sürekli tokluk hissi duyacaklarından ölüme kadar giden bir süreç yaşarlar. Çöplerin olduğu kıyı kesimlerinde bu kuşlardan bol miktarda bulunur. Çirkin bir sese sahip olan kuşlar, zarafetten ödün vermeyen yapılarıyla dikkat çeker. Oldukça sosyal bir yapıya sahip olan kuşlar, insanlarla iç içe yaşamayı sever. Denizden uzak yaşayamazlar. Ortalama yaşam süreleri 25 yıl kadardır.
LEYLEK
Leylekler son derece iri kuşlardır. Ortalama boyları 1 metre olan leyleklerin bazı türlerinde bu daha yukarılara çıkabilmektedir. Leyleklerin kanat genişliği ortalama olarak 180 santimetre olmaktadır. Yine türüne ve yaşına göre bu daha da artabilmektedir. Leylekler büyük kuşlar olmalarına karşın kilolar maksimum 4,5 kiloya çıkabilmektedir. Tüm türleri uzun bacak, uzun gaga ve uzun bir boyuna sahiptir. Leyleklerin erkekleri dişilerden biraz da büyüktür. Tüyleri büyük oranda beyaz olan leyleklerin kanatlarının ve kuyruklarının bir kısmında siyahlıklar bulunmaktadır.Leyleklerin gözlerinin çevresi siyah ve iris renkleri de kahverengi veya gri olmaktadır. Yetişkin leyleklerin bacakları ve gagaları kırmızı renktedir.
Leylekler etrafında sulak arazi bulunan yerlerdeki binaların ya da ağaçların tepelerine yuvalarını yapmaktadırlar. Bazı durumlarda insanların hazırlamış olduğu özel yuva koşullarını çalı çırpıyla çevirerek de yuva haline getirebilmektedirler. Leylekler yılda bir kere yavru yetiştiren bir kuş türü olmaktadır. Dişi leylek genellikle 4 yumurta bırakmaktadır. Ancak bu sayının 1'e düşüp 7'ye çıktığı da görülmüştür. Dişi leylek yumurtladıktan sonra kuluçkaya yatarak yaklaşık 34 gün boyunca kuluçkada bekler. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra bazen zayıf olarak görülen yavrular ebeveynleri tarafından öldürülmektedir. Bu durum nadiren olsa da yaşama şansı düşük yavrulara uygulanmaktadır. Yavrular büyütülürken anne ve baba leylek kustukları yiyeceklerle yavruları beslerler. Yavru leyleklerin ağırlığı ilk bir kaç hafta içerisinde 3,5 kilogramı bulabilmektedir. Ortalama olarak da 64 gün içerisinde palazlanmış bir hal alırlar. Leylekler dört yaşında üremeye hazır hale gelebilmektedir. Leyleklerin ömürleri ortalama olarak 35 yıl olmaktadır. Bu zamana kadar en yaşlı olarak görülen leylek 39 yıl yaşadığı tespit edilmiştir. |
ÖRÜMCEK KUŞU
Örümcek kuşu, örümcek kuşugiller familyasına ait olan ötücü kuşlar sınıfındandır. Tüneyen kuşlar içinde en yırtıcı, gösterişli ve cüretlidir. Çalılıklarda yaşayan kuşlar, hayvanları yüksekten uçarak avlar. Diğer kuşların seslerini taklit edebilirler. Hava yağmurlu olduğunda daha az öten, kuru havalarda daha hareketli olan bir kuştur. Fakat seslerinde ahenk bulunmamaktadır. Bu kuşlar daha çok Eski Dünya'ya özgü canlılardır. Özellikle Afrika'da tropik alanlarda bolca bulunur. Bu türden kuşlar üç farklı alt familyaya sahiptir. Bunlar;
Gerçek örümcek kuşları (Laniinae)
Çalı örümcek kuşları (Malaconotinae)
Miğferli örümcek kuşları (Prionopinae)
Diğer kuşlardan gagasının dibinde bulunan kıllarla ayrılırlar. Yırtıcı olarak yaşayan kuşların, burun deliklerinde örtü yoktur. Üst gagalarının kenarında keratin bir diş bulunan kuşların gagaları aşağıya doğru kıvrıktır. Besinlerini depo ederek kullanırlar. Bu kuşlar genel olarak böcek yeseler de, kurbağaları, küçük omurgalıları, kertenkeleleri, kemirgenleri ve kendi oyundaki kuşları da avlayabilirler. En önemli silahları ise, yırtıcı kuşların avlanırken kullandığı pençelerin dışındaki gagalarıdır. Avlarını sivri, kıvrık ve çengel gibi olan gagasıyla öldürür. Avladığı canlıları ağaç dikenine asmaları çok yaygındır. Bu davranışlarından dolayı halk tarafından kasap kuşu olarak anılır. Kuşların boyu 17-25 cm arasında değişmektedir. Başları enli ve iridir. Uç tarafı kıvrık olan çentikli gagası kalındır. Yuvarlak ve kısa kanatlarında 10 adet ana uçma teleği vardır. Kuyrukları uzun, uç taraflara doğru daralan yapıdadır. Ayakları ve bacakları güçlü, ayak tırnakları sivridir. En bilinen Kuzey Yarımkürede yaşayan cinslerin renkleri donuktur. Üst tarafları kahverengi ya da gri, alt tarafları beyaz renktedir. Kuyruklarında, kanatlarında ve başında beyaz ya da siyah lekeler vardır. Bu bölgedeki kuşlarda bulunan siyah maskeler, Eski Dünya'da yaşayan kuşlarda da görülmektedir.
BEYAZ GÜVERCİN
Beyaz güvercinler birçok güvercin meraklısının özen gösterdiği ve itinayla beslediği güvercinlerdir. Beyaz güvercinler hem saflığı hem de barışı sembolize etmeleri nedeniyle büyük ilgi görmektedir. Beyaz güvercinler güvercin ailesi içerisinde geniş bir yer tutmaktadır. Pek çok farklı formda ve şekilde olanları bulunmaktadır.
BAYKUŞ
Baykuş gece yırtıcıları takımına giren, geceleri avlanan, büyük başlı ve tüylü bir kuştur. 60-70 yıl kadar yaşayabilen kuşlar, 18-70 cm boylarındadır.
Bazılarının kanat açıklığı, bir insan boyuna ulaşmaktadır. Kıvrık gagaları, keskin pençeleri olan canlının, tırnakları kancalı ve parmakları dönerlidir. Avlarını kuvvetli pençeleri ile yakalar. Yapı olarak yürüme ve uçmaya uygun bir yapıları vardır. Yürürken ve ayakta durduklarında ağırlık merkezi olarak ayaklarının üzerinde durur. Bu esnada kanatlar gövdeye yapışıktır. Avlanırken oldukça sessiz hareket eder. Uçarken bile kanat seslerini duyamazsınız. Gündüzleri uyur veya ağaçlarda güneşlenir. Kendilerinden iri hayvanlara saldırmaktan çekinmezler. Şahin, atmaca gibi gündüz avlanan yırtıcılar en büyük düşmanlarıdır.
Görme ve işitme duyuları oldukça gelişmiş olan kuşlar, az ışıkla da avlarını yakalama özelliğine sahiptir. Işığın olmadığı yerlerde işitme duyuları ile avının yerini belirler. Kulakları oldukça hassastır. Hem işitme görevini görür, hem de dengeyi sağlar. Yön bulmakta önemli role sahiptir
PAPAĞAN
Papağan, kıvrık gagalı parlak tüylü ve sıcak yerlerde yaşayan kuş türlerindendir.Papağan iyi bir tırmanıcı kuş türüdür. Papağanların günümüzde bilinen şekilleri, konuşan türleridir. Papağanlar taklit yoluyla konuşabilen canlılar olduklarından, bu özellikleri nedeniyle de tüm dünyada büyük ilgi gören ve evcil olarak beslenen kuşlardır.
Papağanlar kuvvetli bir hafızaya sahip olduklarından duydukları sözcükleri kolayca ezberleyip tekrar edebilmektedirler. Ancak bunu doğada bulunan türler gerçekleştirememektedir. Sadece evcil olarak yaşayan papağanlarda bu görülebilmektedir. Papağanlar içerisinde en bilinen konuşan tür Jako türüdür. Erkek papağanlar dişilere oranla daha iyi konuşabilmektedir. Eğitimleri için ceza veya ödül gerekmemektedir. Papağanlara konuşma öğretmek sabır işidir.
BÜLBÜL
Bülbül güzel ötüşüyle tanıdığımız, sinekkapangiller familyasından olan bir kuş türüdür. Hezar, seher kuşu ve andelip olarak ta bilinir. Akdeniz ülkelerindeki ormanlarda, bahçelerde sıkça rastlanan bir türdür. Geceleri daha fazla ötmektedir. Ötüşlerinde hiç bir ses diğerine benzememektedir. Kısa tik sesi çıkartarak öterler.
Bitkilere ve fidanlara zarar veren böceklerle beslenmektedir. Canlılar arasında Alaca Baykuş düşmanları olarak bilinir. 180-260 arasında farklı ötüş çeşitleri bulunmaktadır. Çiftleşme döneminde erkekler ötüşlerini değiştirerek, dişiler kuluçkaya yatana kadar geceleri ötmezler. Yaşlı olan erkekler, gençlere göre daha fazla çiftleşirler. Ötüşleri çiftleşme döneminde fiziki kondisyonu gösterdiğinden, oldukça önemlidir. Dişiler buna göre eş seçimi yaparlar. Güzel öten erkeklerin eş bulma şansları daha fazladır.
SİNEK KUŞU
SİNEK KUŞU
Kolibri familyasından olan ve küçük kuş türleri arasında yer alan, havada asılı kalma özelliği bulunan ve çok hızlı kanat çırpabilen bir kuş türüdür. Sinek kuşu sahip olduğu özelliği sayesinde diğer kuşlardan farklı olarak geriye doğru da uçabilmektedir. Sahip oldukları ince gagaları ile çiçeklerin nektarlarını emebilen sinek kuşu, bunu yaparken havada asılı kalabilmesi sayesinde sabit bir şekilde durarak bunu gerçekleştirmektedir. Şu anda dünya üzerinde bilinen en küçük sinek kuşu Karayip Adaları'nda bulunan arı sinek kuşudur. Bu sinek kuşunun ağırlığı yalnızca 1,8 gramdır. Sinek kuşunun normal durumlarda ağırlığı 3 gramdır. Boyları da ortalama 11 santimetredir. Ancak bunların yanı sıra dev sinek kuşları da bulunmaktadır. Bunların ağırlığı 20 gramın üzerine çıkabilmektedir.
Sinek kuşu diğer kuşlara nazaran daha farklı uçma özelliğine sahip bir türdür. Bunda da en büyük etken hiç şüphesiz çok çok hızlı şekilde kanat çırpışlarıdır. Öyle ki bu kanat çırpmaları özel video kameralar ile ancak gözlemlenebilmektedir. Sinek kuşu sadece kanatlarını hızlı çırparak değil, aynı zamanda gelen rüzgara ve hava akımına karşı da dengesini sağlayarak havada asılı kalabilmektedir. Bunun yanı sıra yine özel yetenekleri sayesinde sinek kuşu rahat bir şekilde geriye doğru uçabilmekte ve dikine hızlı hareket edebilmektedir.
MUHABBET KUŞU
MUHABBET KUŞU
Muhabbet kuşları çevik ve güçlü olamasalar da son derece zeki kuşlardır. Bunun yanı sıra sosyal özellikte olmaları nedeniyle insanlara ve diğer kuşlara da çok çabuk şekilde yakınlık gösterebilmektedirler. Evcil muhabbet kuşları sosyal olmalarının yanı sıra sahiplerinin bakımına ve ilgisine göre konuşmayı ve ıslık çalmayı öğrenebilmektedirler. Ancak papağanlarda olduğu gibi muhabbet kuşlarında erkekler bu konuda daha üstün yeteneklidirler. Erkek muhabbet kuşları iyi yetiştirilirlerse 100'den fazla kelime öğrenebilirler. Evcil muhabbet kuşlarının ortalama yaşam süresi 20 yılı bulabilmektedir. Ancak bu yaşam koşulları, beslenmeleri gibi özelliklere bağlı olarak değişim göstermektedir.
KUŞLAR
KUŞLAR
Yaklaşık 10.000 civarında yaşayan türüyle en kalabalık tetrapod omurgalıları oluştururlar. Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna dünya üzerindeki tüm ekosistemlerde yaşarlar. Boyutları arı sinek kuşunda 5 cm ile deve kuşunda 2,7 m'ye kadar değişir. Bulunan fosillere göre kuşlar, yaklaşık 150-200 milyon yıl önce, Jura Devri'nde dinozorlardan gelmektedir. Bilinen ilk kuş Jura Devri'nin sonlarında yaklaşık 155-150 milyon yıl önce yaşamış olan Archaeopteryx 'tir. Kuşlar, diğer canlı alemlerinden farklı olarak bazı özelliklere sahiptir. İlk sabit sıcaklıklı canlılar olma özelliğini taşırlar. Belirgin özellik olarak, üyelerinin tümü, diğer hiçbir hayvan grubunda görülmeyen tüylerle kaplıdır. Ön üyeleri kanatlara dönüşmüştür ve arka üyelerdeki kemikler intertarsal eklem oluşturacak şekilde dizilmiştir. Trake ve bronşlarının bulunduğu yerde çok gelişmiş bir ses kutuları vardır. Sert kabuklu yumurta bırakırlar ve kuluçkaya yatarlar. Embriyo, yumurta kabuğu ve amniyon zarı ile çevrilidir. Kuşların tam işlev gören, karmaşık ve gelişmiş, büyük ve küçük dolaşım sistemleri vardır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)